Köşe Yazısı: Eğitimde Eşitsiz Fırsatlar

TR:

Eğitim, temel bir insan hakkıdır ve kimse bu haktan mahrum edilmemelidir; bu ilke, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde, Türk Anayasası'nda ve modern dünyadaki neredeyse her anayasada yer almaktadır. Eğer tüm insanlar eşitse, o zaman neden gençlerin %16'sı eğitim alamıyor?

Türkiye'de eğitim fırsatları, çocuğun cinsiyetine, yaşadığı bölgeye ve ailenin kültürel ve sosyo-ekonomik durumuna göre değişmektedir.

Türkiye'de cinsiyet, bir çocuğun eğitim fırsatları üzerinde belirgin bir etkiye sahiptir. İstatistikler, Türkiye'de erkek nüfusunun, kadın nüfusuna göre lise diplomasına sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu ayrım, eğitim hayatının ilk yıllarında da görülmektedir; 6 yaşındaki çocukların çoğunluğu okula kaydolurken, 8-12 yaş aralığındaki kız çocuklarının %7’si hala eğitimine başlamamaktadır. Hem kız hem de erkek öğrencilerde liseye geçişte kayıtlarda belirgin bir azalma görülse de, bu azalma özellikle kızlarda daha hızlıdır. Örneğin, 15 yaşındaki kızların okula kayıt oranı erkek yaşıtlarına kıyasla yaklaşık %20 daha düşüktür. Bu veriler ışığında, Türkiye'de kadınlar ve erkekler arasında eğitime erişimde bir eşitsizlik olduğu sonucuna varılabilir.

Türkiye'de çocuğun yaşadığı bölge, eğitim fırsatlarını ve kayıt oranlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Doğu bölgelerinde kadınların kayıt oranı, Türkiye'nin diğer bölgelerine göre her zaman daha düşük olmuştur. 9 yaş civarında %85 civarında bir zirve gözlemlenmekte; ancak, bu yaştan sonra oran hızlı bir şekilde düşmektedir ve 15 yaşında %40'ın altına inmektedir. Doğu bölgesi, kadınların eğitim hakkından mahrum bırakıldığı tek bölge olup, diğer bölgelerdeki veri farklılıkları görece daha küçüktür. Bu durum, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik arka planlar veya yaygın siyasi görüşler gibi birçok faktörden etkilenebilir.

Ailelerin kültürel geçmişi, Türkiye'deki eğitim kayıtlarını etkilemektedir. Resmi eğitimi olmayan annelerin çocukları, eğitimli annelerin çocuklarına göre daha düşük kayıt oranlarına sahiptir. Örneğin, eğitimli annelere sahip erkek çocuklarının 16 yaşında %90 kayıt oranı varken, eğitimli olmayan annelere sahip olanların oranı yaklaşık %60'tır. Benzer şekilde, eğitimli annelere sahip kız çocuklarının kayıt oranı %90 iken, eğitimli olmayan annelere sahip kızların oranı %30 civarındadır. Veriler, ebeveynlerin eğitim seviyesinin çocukların okul kaydını önemli ölçüde etkilediğini ve bu eşitsizliğin kızlar için erkeklere göre daha belirgin olduğunu göstermektedir.

Ailelerin sosyo-ekonomik durumu, çocukların eğitim başarısını etkileyen bir değişken olarak öne çıkmaktadır. Düşük gelirli haneler, çocuklarının zorunlu eğitim sonrası eğitimlerini sürdürmekte önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. 2003 yılındaki analiz, düşük ve yüksek gelir grupları arasında belirgin bir eğitim farkı olduğunu ortaya koymuş ve yüksek gelir gruplarının daha yüksek eğitim seviyelerine sahip olduğunu göstermiştir. Bu eşitsizlik, düşük gelirli ailelerin çocuklarını iş gücüne katılmak zorunda bırakmaları veya ev içi sorumlulukları üstlenmeleri nedeniyle büyük ölçüde ekonomik baskılardan kaynaklanmaktadır. Ayrıca, özel okulların ve dershanelerin artışıyla eğitimdeki ticarileşme, eğitim sisteminde sosyo-ekonomik bölünmeleri derinleştirmekte ve sosyal hareketliliği engellemektedir. Sonuç olarak, gelirin eğitim erişimi üzerindeki etkisi, toplumsal eşitsizlikleri sürdüren bir faktör haline gelir, özellikle de kızların ilkokuldan ortaokula geçişinde. Bu sorunların çözülmesi, eşitsizliklerin azaltılması ve Türkiye'de fırsat eşitliğinin sağlanması için oldukça önemlidir.

Sonuç olarak, Türkiye'deki eğitim eşitsizliklerini incelediğimizde, eşit eğitim erişiminin gerçekleştirilmesini engelleyen çok boyutlu zorluklar ortaya çıkmaktadır. Eğitim hakkı, yasal düzenlemeler ve uluslararası taahhütlere rağmen, cinsiyet, bölgesel farklılıklar, ailelerin kültürel geçmişi ve sosyo-ekonomik durum gibi faktörler, eğitim fırsatlarını şekillendirmeye devam etmektedir. Sunulan veriler, cinsiyetler, bölgeler ve sosyo-ekonomik gruplar arasında kayıtlarda büyük uçurumların olduğunu ve bu eşitsizlikleri gidermek için hedeflenmiş müdahalelere acilen ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır. Son olarak, eğitim, toplumsal adalet ve eşitlik sağlayacak bir "eşitleyici" güçtür. Dolayısıyla, ideal bir dünyaya ulaşmak için atılacak ilk adım, eğitim sistemini uygulamada eşit hale getirmektir.

Yazar: Ece Naz Doğanay


ENG:

Education is a fundamental human right, and no one should be deprived of it; this provision is in the Universal Declaration of Human Rights, the Turkish Constitution, and almost every constitution in the modern world. If all human beings are equal, then why is it that 16% of the youth cannot access education?

In Turkey, educational opportunities differ according to the gender of the child, the region that the child lives in, and the cultural and socioeconomic background of the child’s family. 

In Turkey, gender has a prominent effect on the educational opportunities of a child. The statistics suggest that in Turkey, the male population is more likely to have a high school diploma compared to the female population. This distinction is also seen in the first years of education; while the majority of children aged 6 enroll in school, 7% of girls within the 8-12 age bracket still fail to commence their education. Although a significant decline in the number of enrolled students of both genders is observed starting in the high school years, the decrease is particularly rapid for girls. For instance, it is noteworthy that the enrollment rate of 15-year-old girls is approximately 20% lower compared to their male peers. Based on this data, it can be concluded that there is a disparity in access to education between females and males in Turkey.

In Turkey, the region where the child resides has significantly affected educational opportunities and enrollment rates. The enrollment rate of females in the Eastern regions consistently trails behind that of boys and girls in the entirety of Turkey. A peak is observed at 85% around the age of 9; however, from that age on, the rate declines drastically; the rate dives below 40% by age 15. The Eastern region is the only region where females are deprived of their right to education, as the data disparities in other regions are relatively minor. This situation can be influenced by many factors, some of which are sociocultural and socioeconomic backgrounds or widespread political beliefs.

The cultural background of the families affect the education enrollment in Turkey. Children of mothers without formal education exhibit lower enrollment rates compared to those with educated mothers. For instance, while boys with educated mothers have a 90% enrollment rate at age 16, those with uneducated mothers have approximately 60%. Similarly, girls with educated mothers have a 90% enrollment rate, whereas those with uneducated mothers have a significantly lower rate of around 30%. The data implies that parental education significantly impacts children's school enrollment, with disparities more pronounced for girls than boys. 

The socioeconomic status of families acts as a changing force on the educational attainment of children. Lower-income households encounter notable difficulties in sustaining their children's education beyond compulsory schooling. Analysis from 2003 reveals a stark contrast in educational attainment between lower and higher income groups, with higher income brackets exhibiting higher educational levels. This disparity is largely attributed to economic pressures compelling children from lower-income families to enter the workforce or assume domestic responsibilities post-compulsory education. Additionally, the commercialization of education, marked by the rise of private schools and tutoring services, exacerbates socio-economic divisions within the education system, hindering social mobility and reinforcing gender inequalities. Consequently, the influence of income on educational access perpetuates societal disparities, particularly affecting the transition of girls from primary to secondary education, and addressing these issues is crucial for reducing inequalities and fostering equal opportunities in Turkey.

In conclusion, the examination of educational disparities in Turkey reveals multifaceted challenges that hinder the realization of equal access to education. Despite legal provisions and international commitments to uphold education as a fundamental human right, various factors, such as gender, regional differences, family cultural backgrounds, and socioeconomic status, continue to shape educational opportunities. The data presented accentuates significant gaps in enrollment rates between genders, regions, and socioeconomic groups, highlighting the urgent need for targeted interventions to address these inequalities. Lastly, education is an “equalizer” power that will ultimately lead to social justice and equality. Thus, to reach an ideal world, the first step is to equalize the education system in practice.

Author: Ece Naz Doğanay