Köşe Yazısı: Sosyal Gelişimde Anahtar Strateji
TR:
Özet
Sosyal gelişim ve buna dayalı politikalar, hükümetlerin refah ve kalkınma hedeflerine ulaşmak için kullandığı ana mekanizmalardır. Son on yıl boyunca Türkiye, sosyal gelişim çerçevesinde çeşitli politika ve girişimler uygulamıştır. Sosyal gelişimin temel ilkeleri, bu raporda daha ayrıntılı olarak tartışılacağı üzere, artan üretkenlik, kalite ve yeniliktir. Bu araştırma raporunda, sosyal gelişimin temel taşları olan bu üç ilke ve ilgili uygulama alanları analiz edilerek politika önerileri sunulması amaçlanmaktadır.
Detaylı Analiz
Sosyal gelişimin temel amacı, dezavantajlı olanları kaldırarak toplumun tam potansiyeline ulaşmasını sağlamaktır. Sosyal gelişim politikaları belirlerken, eşitlik ve adalet arasındaki farkı çizmek çok önemlidir. Adalet, eşit bir sonuç elde etmek için özel ve belirli bir kaynak seti gerektirirken, eşitlik, farklı bağlamlarda uygulandığında farklı sonuçlar yaratabilen aynı kaynakların dağılımını ifade eder. Bu araştırma yazısında, sosyal gelişimle ilgili hükümet politikalarının eşitlikten ziyade adalet üzerine odaklanması gerektiği savunulacaktır. Türkiye, her bireye eşit hukuki muamele sağlayan bir sosyal devlettir, yani zengin ve fakir herkes aynı yasal haklara sahiptir. Ancak, bu temelde iyi bir durum olsa da, Türkiye’nin herkesi kaldıracak gerekli kaynakları yoktur. Dolayısıyla, ulusal gelir ve devlet kaynakları bağlamında incelendiğinde, Türkiye’nin odak noktasını orta ve üst sınıfın isteklerini karşılamaktan ziyade, alt sınıfın ihtiyaçlarını ele almak olarak belirlemesi gerektiği sonucuna varılabilir. Türkiye’de sosyal eşitliği sağlamak, politika yapıcılarının yalnızca eşitlik odaklı politikalara değil, adalet temelli politikalara öncelik vermesini gerektirir. Türkiye, geniş bir coğrafi çeşitliliğe sahip olduğu için, şehirlerle kırsal köyler arasındaki kaynaklar arasında büyük bir fark vardır. Ancak eğitim bağlamında, her iki bölgeden gelen öğrencilerin de aynı standartlaştırılmış sınavlara girmeleri gerekmektedir. Bu durum, üst sınıf öğrencilerine büyük bir avantaj sağlar ve alt sınıf öğrencilerinin akademik başarı elde etmelerini engeller. Alt sınıfı adalet temelli ve özelleştirilmiş politikalarla güçlendirmeyen devlet, istemeden de olsa yoksulluk döngüsünü sürdürüyor. Alt gelirli vatandaşların yoksulluktan çıkmasını engelleyen şey, yalnızca düşük gelirli olmak değil, aynı zamanda eğitim, sağlık hizmetleri ve ekonomik fırsatlara sınırlı erişimdir. Bu faktörler birbirini pekiştirir ve yoksulluk döngüsünden kurtulmayı neredeyse imkansız hale getirir.
İkinci olarak, sosyal gelişim politikalarının doğasını anlamak için hükümetin ve diğer kurumların sivil yaşam üzerinde doğrudan etki edebileceği kanalları anlamak çok önemlidir - özellikle neyin işe yaradığını ve neyin yaramadığını görmek için. Toplum, bireyin etrafındaki ebeveynler, kardeşler, arkadaşlar, komşular gibi daha yakın çevresiyle başlar. Bu hemen toplumsal bağların üzerine, bireyin okuldaki çevresi, geniş ailesi, şehri ve hatta içinde yaşadığı ülke gibi daha geniş topluluklar da eklenir.
Hükümetler ve diğer büyük kurumlar, bir kişinin yakın çevresi üzerinde doğrudan etki yapamaz, bu yüzden doğrudan hükümet girişimleriyle yeni nesil üzerinde etkili olmak zor olur. Sosyal gelişim, sisteme kök salmış olmalıdır; yani, aileden başlayıp bir kişinin çevresi, mahalle, okul gibi sosyal çevreler aracılığıyla aktarılmalıdır. Bunu başarmak için hükümetler, eğitim sistemini dikkatlice yapılandırmalıdır. Örneğin, eğer ebeveynler eğitimsizse, büyük olasılıkla eğitimsiz bir çocuk yetiştireceklerdir. Eğitim kurumları, hükümetin vatandaşlar üzerinde doğrudan etki yapabileceği temel kurumlardır ve bu etki, 4 yaşından itibaren başlar. Bu doğrudan temas önemlidir. Eğitim, topluma üretken üyeler kazandırmanın ilk adımıdır. Hükümetler, eğitim sistemini sosyal gelişimi teşvik edecek şekilde yönlendirmelidir.
Son olarak, kalkınma planları, bir ülkenin uzun vadeli ve kısa vadeli hedeflerini belirlemek için de önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan kısa bir süre sonra, hükümet beş yıllık kalkınma planlarını uygulamaya koymaya başladı. Başlangıçta bu planlara sıkı sıkıya bağlı kalınmış ve refah ve kalkınma konusunda istikrarlı bir artış sağlanmıştır. Ancak son 20 yılda, bu kalkınma planları, politika yapımında etkisini büyük ölçüde kaybetmiştir. Şu anda, hükümetin bu kalkınma planlarının uygulamasını iyileştirmeye öncelik vermesi gerekmektedir. Bugün yardım gerektiren en önemli sektör ekonomi olmuştur. Haziran 2024 itibariyle, Cumhuriyetin yeni atanan Hazine ve Maliye Bakanı, hiperenflasyonla mücadele etmek için farklı politikalar belirlemiştir. En önemli gelişme ise faiz oranlarının %45'in üzerine çıkmasıdır. Şu ana kadar, enflasyonun yavaşladığı görülmektedir, ancak Türk Lirası değer kaybetmeye devam etmektedir. Önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde, ekonomi istikrar kazanması bekleniyor ve hiperenflasyon kontrol altına alındığında, hükümetin ekonomik büyümeyi teşvik etmeye yönelik yeni politikalar başlatması muhtemeldir.
Sonuç
Sonuç olarak, bu araştırma makalesi, eğitimi kullanmanın ve eşitliği değil, adaleti politikalara dahil etmenin önemini vurgulamayı amaçlamaktadır.
Yazar: Ceylin Sönmez
ENG:
Abstract
Social development, and the policies centered around it, are the central mechanisms through which governments aim to achieve welfare and prosperity. Throughout the last decade, Turkey has enforced various different policies and initiatives under the framework of social development. The main principles of social development, as further discussed throughout this report, are increased productivity, quality and innovation. In this research report, these three principles, the cornerstones of social development, will be analyzed alongside the respective areas of implication with an aim to generate policy recommendations.
Detailed Analysis
The main purpose of social development is to uplift those at a disadvantage, so that society can reach it’s full potential. While determining social development policies, it is crucial to draw the distinction between equity and equality. Equity requires a set of unique, specific resources to reach an equal outcome while equality means the distribution of the same resources that are able to create different outcomes when applied in different contexts. In this research paper, it will be argued that government policies regarding social development should be focused on equity instead of equality. Turkey is a social state to everyone, meaning that both the rich and the poor, are able to legally receive the same treatment. However, although this is essentially a good thing, Turkey doesn’t have the necessary resources to uplift everyone. Hence, when analyzed in the context of national revenue and state resources, it could be concluded that Turkey must draw it’s focus on addressing the needs of the lower class, instead of addressing the wants of the middle and upper class. In Turkey, achieving social equality requires policymakers to prioritize equity-based policies over those focused solely on equality. Since Turkey encompasses a wide range geopolitical cities, there is a large gap between the resources available in urban cities compared to remote villages. However, in the context of education, students from both of the places mentioned above are required to enter the same, standardized exams. This not only gives upper-class students a significant advantage but also hinders lower-class students from achieving academic success. By failing to empower the lower class with equity-focused and specialized policies, the state unintentionally perpetuates a cycle of poverty. What prevents lower income citizens to escape the cyle of poverty is not simply having a low income but instead having limited access to education, healthcare, and economic opportunities. These factors all reinforce one and other, making it almost impossible to break free from the cycle of poverty.
Secondly, it is essential to understand the channels through which the government and other entities can directly influence civilian life in order to understand the nature of social development policies - especially to see what works and what doesn’t. Society is divided into certain structures, beginning with the immediate community around an individual including parents, siblings, friends, neighbors and ect. . On top of these immediate societal connections, there are broader communities that a person is a part of including their school environment, extended family, city, and even the country that they live in.
The government and other large entities are not able to directly influence a persons immediate environment, hence it is difficult to have an impact on the new generation through direct government initiatives. Social development must be rooted into the system, meaning that it must be transmitted through the social circles beginning from the family, followed by the immediate social environment around a person including their neighborhood, school, and so on. In order to achieve this, governments should be carefully monetizing the education system. For example, if parents are uneducated, they are likely to raise an uneducated child as well. Education institutes are the primary institutions through which the government is able to directly influence citizens, beginning from as early as age 4. This direct contact is important. Education is the first step towards raising productive members of society. Governments must ensure that they mobilize education in a way that champions social development.
Lastly, development plans are also essential for determining long-term and short-term goals for a country. Shortly after the founding of the Turkish Republic, the government began introducing five-year development plans. Initially, these plans were strictly adhered to, leading to a steady rise in welfare and prosperity. However, in the past 20 years, these development plans have lost much of their influence on policy-making. Currently, it is essential for the government to prioritize improving the implementation of these development plans. The most important sector that requires assistance today is the economy. As of June 2024, the newly appointed Minister of Treasury and Finance of the Republic, has set forth distinctive policies to tackle hyperinflation. Most significantly, the interest rates have increased to over %45 percent. So far, inflation appears to have slowed, but the Turkish currency continues to depreciate. Over the next 5 to 10 years, the economy is expected to stabilize, and once hyperinflation is under control, the government is likely to introduce new policies aimed at encouraging economic growth.
Conclusion
In conclusion, this research paper aims to highlight the importance of leveraging education and assimilating equity – instead of equality – into policies.
Author: Ceylin Sönmez